2 Ocak 2008 Çarşamba

Depreme Erken Uyarı Sistemi

Erken Uyarı Sistemi; depremin yaydığı iki dalga bulunuyor ve 'S' dalgaları diğerinden daha hızlı ilerliyor. Belli büyüklükteki sarsıntıya göre sistem ayarlandığında ilk dalga gelir gelmez bu belli yerleri tetikliyor. Bu sistemle doğalgaz basıncı düşürülüyor, elektrikler kesiliyor ve olası depremden sonra yangınların çıkması önleniyor. 17 Ağustos depreminin ardından günlerce söndürülemeyen TÜPRAŞ yangını Erken Uyarı Sistemi'ni gündeme getirdi. Bilimadamları, depremden birkaç saniye önce yüksek gerilim hatlarının kesilmesi, doğalgaz şebekesinin basıncının düşürülmesi, çok önemli tesislerin, fabrikaların bir anda durmasının sağlanması gerektiğini savundu. Böyle bir sistemin de öncelikle İstanbul'da kurulması planlandı. 2000 yılının deprem için müdahale önlemlerinin alınacağı bir yıl olacağını kaydeden yetkililer, "Acil Müdahale ve Erken Uyarı Sistemi" hazırladıklarını ve düşünülen projede ilk etapta İstanbul'a 140 monitör yerleştirileceğini, bu şekilde yeraltında oluşan kuvvetli ve zayıf hareketleri takip edebileceklerini söylediler. Ada'ya sismik cihaz Kuzey Anadolu Fay Hattı'nda meydana gelebilecek muhtemel bir hareketliliğin İstanbul depremine yol açması ihtimaline karşılık Adalar'daki fay hattı yakın izlemeye alındı. Sistem ise şöyle işliyor: Denizden Sismik 1 araştırma gemisi fay hattını incelerken, karadan da Büyükada'nın en yüksek tepesine yerleştirilen sismik cihazlarla fayın hareketleri dinleniyor. TÜBİTAK, İTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Ensitüsü işbirliğiyle yerleştirilen cihaz, aldığı verileri rasathaneye bildiriyor. Bununla birlikte Büyükada'daki cihaz başka bir sismik cihazla takviye edilerek erken uyarı sistemi ağı güçlendirilecek. Deprem, önceden bilinebilir Erken Uyarı Sistemi ile ilgil çalışmalar sürerken, İTÜ'lü Prof. Ahmet Ercan, olası bir depremin önceden haber verilebileceğini iddiasında bulundu. Yeraltı Aramacılık Bilimsel Araştırma Merkezi'nin de sahibi olan Prof. Dr. Ercan, İstanbul'a en yakın olası deprem merkezi Adalar'da olabilecek bir depremin 13 saniye öncesinde haber verilebileceğini ve bu sürede binaların boşaltılabileceğini söyledi. Bu sistemin Türkiye'de dışarıdan yardım alınmadan 3 ay içinde hayata geçirilebileceğini söyleyen Prof. Dr. Ercan, ''2.5 milyona yakın bina var bu kentte, hepsinin güçlendirilmesi, maddi imkanlar gözönüne alındığında imkansız. Bu sistem mal kaybını önlemez ama can kaybını önemli ölçüde önler'' dedi. Bu sistemin Los Angeles, Meksika ve Tayvan'da bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Ercan, böyle bir uyarı sisteminin deprem olma riski bulunan sismik boşluklara da uygulanabileceğini söyledi. İstanbul için Silivri - Hereke, Büyükçekmece - Mürefte arasındaki sismik boşlukları örnek gösterdi. Prof. Dr. Ercan, Meksiko'da 30 Eylül 1999'da olan 7.4 büyüklüğündeki depremde binaların boşaltıldığını belirterek deprem yıkım alanlarına da böyle bir sistemin kurulabileceğini anlattı. Kesin görüş yok Bütün bu tartışmalara rağmen herhangi bir erken uyarı sisteminin var olup olmadığı konusunda yerbilimciler arasında kesin bir ortak görüş yok. Örneğin bu alanda yılda 150 milyon dolarlık harcama yapan ve tam 32 yıldır depremle ilgili her şeyi araştıran Japonya, 1993 yılında 5000 bin kişinin öldüğü Kobe depremini yaşadı. Bu depremden sonra Japonya'da depremlerin önceden haber verilemeyeceği kesin görüşü hakim oldu. Tokyo Üniversitesi yerbilimcilerinden Robert J. Geller'e göre sismolojik, jeodezik, hidrolojik, jeokimyasal, elektromanyetik anormallikler ve değişen hayvan davranışları gibi deprem habercileri, genellikle ''deprem olduktan sonra'' fark ediliyor. Geller'e göre depreme yol açan etmenler, sadece depremin olduğu bölgede değil, çok daha geniş bir alanda ortaya çıkabiliyor. Yine aynı araştırmacıya göre yerkabuğunun derinliklerinde olup bitenleri, levhaların düzgün biçimde ilerlemesini engelleyip gerilim biriktiren engelleri yeterince gözleyemiyoruz. Bu da güvenilir bir erken uyarı olanağını ortadan kaldırıyor.

Hiç yorum yok: